Aeneias (AENEAS)

Aphodite'nin oğlu Aeneias, yağma sırasında kaçarak kurtulmuştu. Aeneias, Anius'ın 3 kızı, Truva hazinesinin bir kısmı ve tahta Athena heykeli olan Palladium'un mitolojiye göre orijinaliyle Antandros'a kadar gelerek burada bir tekne yaptı. Bugünkü Balıkesir ili, Edremit ilçesine 2 km mesafedeki Altınoluk'ta yer alan antik kentin koordinatları 39°34'17.54"N 26°47'9.81"E şeklindedir. Kereste bakımından zengin ormanlarla kaplı bu bölgede, Aeneias'ın liderliğinde oranın yerlileriyle birlikte ağaç kesip, tekne yapma işine giriştiler. Yeni bir Truva kenti kurmak amacıyla yelken açmazdan önce halktan sefere katılmak isteyenleri de seçer. Kötürüm babasını (Anchises), oğlunu (Ascanius), eşini (Creusa), yıkımdan kaçan bazı Truvalıları ve halktan istekli olanları da yanına alarak 20 kadar gemiyle denize açıldılar. Truvalı'larla ve Anius'ın 3 kızıyla birlikte Aeneias, Akdeniz'de gezerek ilerlediler. Kıyıya çıktıkları Trakya kıyılarında bir bölgede (Aenos kenti) uzun bir dinlenme yapmaya karar verdiler. Aeneias bir boğa kurban etmeye karar verdi. Sunak için dal ve yaprak toplamak üzere bir tepeciğe yöneldiğinde kopardığı köklerden kan damladığını görünce paniğe kapılıp perilere ve kırların koruyucusu Dionysos'a yalvardı. Tekrar bir kökü kopardığında ise kendisine konuşan ses Truvalı Polydoros'un sesiydi. Priamos'un oğullarından birisi olan Polydoros, taşlanarak öldürüldükten sonra merhametli Trakyalılar onun kemiklerini buraya gömmüşlerdi. Aeneias geri dönüp burasının yerleşilecek bir yer olmadığını söyleyerek tekrar yola çıktılar.

Delos adasına geldiler. Burada dinlenirlerken Apollon büyük bir gürültüyle gelip onlara gidip bir an önce bir şehir kurmalarını ve Apollon'a yaraşır bir de büyük tapınak yapmalarını söyledi. Ama şehrin neresi olduğunu söylemeden gözden kayboldu. Uzun süre burasının neresi olabileceğini tartışırlarken Aeneias'ın babası Anchises, bunun Girit Adası olabileceğini, çünkü Girit'te de ismi İda olan büyük bir dağın olduğunu söyledi. Apollon'a bir boğa ve iki kuzu kurban ederek yola çıktılar.

Kısa süre sonra Siklatların bol adalı denizine vardılar. Üçüncü gün Girit kıyılarına geldiler ve karaya çıktılar. Aeneias burayı yerleşmek için uygun görünce bir şehir yapmak üzere işe koyuldular. Pergamus adını verdikleri bu şehrin etrafındaki tarlaları yazın güneş kavurup, ekinler susuz kaldığından açlık baş gösterdi. Knossos tapınağını ziyaret edip kurbanlar sundular. Şehri boşaltıp gemilere eşyalarını yüklediler. Girit'teki son gece Apollon Aeneias'a bir kez daha göründü ve yerleştikleri bu yerin istediği yer olmadığını söyledi. Apollon, gitmeleri gereken yeri bu sefer söyledi: Hesperya. Aeneias durumu babasına anlatınca Anchises vaktiyle bilici Kassandra'nın söylediklerini oğluyla paylaştı. Truva'nın çöküşünden sonra oğlunun Anchises'i götüreceği uzak kıyı Hesperya idi.

Oradan yelken açıp zorlu geçen bir yolculuğun sonunda nihayet birbirine yakın ufak kara parçaları (Strophade Adaları) gördüler. Çıktıkları adalardan birisinde, vaktiyle kral Phinius'a işkence etmesi için Zeus tarafından krala musallat edilen zalim harpyalar vardı. Harpyalar argonautlar tarafından kralın ülkesinden kovulmuşlar ve burayı mesken tutmuşlardı. Masum bir bakire yüzü olan bu kuş vücutlu yaratıklar, pençeleriyle her türlü yiyeceğe saldırıyordu. Kondukları her yere pis kokulu dışkılarını bırakmalarıyla Aeneias ve diğerlerini sinir ettiler. Dışkılarını yarısı yenmiş yarısı yenmemiş yiyeceklere de yaptıklarından, yiyecekleri yemek mümkün olmuyordu. Bu yaratıklara, sert tüyleri yüzünden kılıç, ok, mızrak işlemiyordu. Harpyalardan ismi Celano olanı yüksek bir kayaya konarak onlara lânet okudu ve gitmeleri gereken ülkenin adını verdi: Hesperya. Truvalılar konuşanın harpya kılığına girmiş bir tanrıça mı yoksa yaratık mı olduğu tartışmasına düştüler. Sonra gemilerine binip yola koyuldular. Harpyaların hüküm sürdüğü Strophade (Stamphane) adalarını terkettikten sonra, Zakynthos adasını dolaşıp, yine zorlu yolculuklar yaparak bir kara parçasına (Actium) ulaştılar.

Sahilde otlar arasında otlanan dört tane beyaz at görünce at savaşı çağrıştırdığından dönmek istediler. Anchises'in uyarılarını ciddiye alan Aeneias, gemilere dönme emri verdi. Tekrar denize açıldılar.

Odysseus'un şehri Ithaca'ya vardıklarında orada Hektor'un eşi Andromakhe ile karşılaştılar. Kral Priamos'un sağ kalan oğullarından Helenus ile evlenip buraya yerleşmişti. Yapmaya başladıkları şehir aynı Truva'yı andırdığından Aeneias bu şehre Ufak Truva adını verdi. Andromakhe ona, eğer geldiğin bir yerde 30 yavrulu bir domuza rastlarsan orası şehri kuracağın yerdir dedi. Andromakhe Aeneias'ın oğlu Ascanius'u, ölü oğlu Astyanaks'a benzetti ve ona güzel bir pelerin hediye etti. Veda edip ayrıldılar.

Korfu'nun karşısındaki Buthrotum'a uğradıklarında Ceraunia'ya gelip karşı kıyıdaki İtalya'ya doğru yelken açtılar. İtalya'da ilk uğradıları şehir Castro idi. Burada bir süre oyalandıktan sonra, kıyıyı takip ederek, yarımay şeklindeki Taranto Körfezini geçip kayalıklarla çevrili Skylation'un önünden geçtiler. Kısa bir süre sonra Zeus tarafından altında Typhon'un tutsak tutulduğu Etna Dağını ve Sicilya'yı gördüler. Merakla etrafı seyrederlerken Messina Boğazı'na geldiler. Charybdis, boğazda yarattığı bir girdapla gemiyi kendisine çekmeye Aeneias'ın Rotasıçalıştıysa da başaramadı. Buradan kurtulduktan sonra tek gözlü devlerin yaşadığı kiklopların bölgesi olan Cyclopodum kentine vardılar. Kendilerinden bir süre önce burayı Odysseus ve adamları ziyaret etmişti. Kurtulanlardan birisi onların gelişini görüp saklandığı yerden perişan bir şekilde çıkageldi. Kendisini tanıtttı. İsmi Achaemenides olan Odysseus'un bu adamı başlarından geçenleri anlattı ve bir an önce kiklopların ülkesinden kaçmaları gerektiğini söyledi. Hatta Achaemenides onlara kör kiklop Polyphemus'u da gösterdi. Dev titan denize girdi ve hâlâ kanayan alnındaki yarayı yıkadı. Onu izleyen Truvalılar kaçış için hemen gemilerine sessizce döndüler ve Achaemenides'i de yanlarına alarak küreklere asıldılar. Küreklerin sesini duyan Polyphemus sese doğru yöneldi ve gemileri parçalamak için elleriyle tutmaya çalıştıysa da başaramadı. Polyphemus gemileri kaçırınca o kadar yüksek sesle bağırdı ki, Etna'nın altında sonsuza kadar  hapis kalacak ölümsüz canavar Typhon bile bunu duydu ve Etna'nın alevlerinin şiddetlenmesine neden oldu. Diğer kikloplar Polyphemus'a yardıma geldiler ve ellerine geçirdikleri iri kayaları gemilere savurduysalar da isabet ettiremediler. Achaemenides'in yardımlarıyla yola devam ettiler ve Messina Boğazından uzak durdular. Aeneias'ın rotasını daha büyük görmek için haritaya tıklayın.

Sicilya adasını kıyıdan takip ederlerken Aeneias'ın babası Anchises öldü. Cenaze töreni için Sicilya'nın Trapani (Drepanum) şehrinde kısa bir duraklamadan sonra denize açıldılar. Daha Sicilya ufukta kaybolmadan Zeus tarafından görüldüler ve onun emriyle rüzgârların efendisi Aeolus tüm küreklerini fırtınayla kırıverdi. Küreksiz kalan gemilerin üçü karaya oturdu, diğer üçü battı. Orontes'in gemisi de battı. Kalan gemiler Kuzey Afrika kıyılarına dek sürüklendiler. Araya Poseidon'un girmesiyle rüzgârlar yatıştılar ve uzaklaştılar.

Kalan 7 gemisiyle Aeneias, en yakın kara parçası olarak gördüğü Kartaca'ya yaklaştı. Libya kıyısına geldi. Aeneias, sadık yoldaşı Achates'le birlikte yüksekçe bir tepeye tırmanarak nereye geldiklerini anlamaya çalıştılar. Kaybolan diğer gemilerden de bir iz göremeyince etrafı keşfe koyuldular. Gördükleri bir geyik sürüsünden geyik vurmak için okla peşlerine düştüler. Aeneias her gemi için bir tane olmak üzere 7 geyik vurdu. Uzun zamandan beri açtılar ve büyük bir ziyafet çektiler. Bu arada Aphodite babası Zeus'a giderek, oğlu Aeneias'ın çektiği sıkıntılara bir son vermesini rica etti. Zeus, kızını teselli etti. Aeneias'ın sıkıntıları yakında sona erecekti. Aeneias, ziyafetten sonra keşfe çıkmaya karar verdi. Kampı ve gemileri oğlu Askanius'a emanet ederek, Achates'le birlikte civarı keşfe çıktı. İkisinin karşısına Aeneias'ın annesi çıkıverdi. Afrodite tıpkı Sparta bakirelerinin giyindiği gibi giyinmiş, omuzuna da bir yay asmıştı. Aeneias bu kılıktaki annesini tanıyamadı. Afrodite onlara civarda başka avcı kız gördüler mi diye sorunca onlar görmedik dediler. Afrodite onlara bölge hakkında bilgi verdikten sonra yollarına devam edip mutlaka tanrıların vaad ettiği Hesperya ülkesine varmalarını tembihledi yanlarından ayrıldı. Aeneias annesini son anda kokusundan tanıdıysa da Afrodite geri gelmedi. Afrodite çok sevdiği yer olan Kıbrıs'taki Kato Pafos'a giderken Aeneias'la Achates keşfe devam ettiler ve bir kale gördüler.

Kale bir Kartaca kalesiydi ve halen inşası devam etmekteydi. Aeneias'la Achates dilenci kılığında inşaatı gezdi. Aeneias, gördüğü büyük bir tapınağın içini gezerken tanıdık çizimlere rastladı. Truva surlarında savurduğu büyük taşlarla Akhalıları geri püskürtüşünü resmetmelerine şaştı kaldı. İkisi orada, kaybolduklarını sandığı bazı arkadaşlarını da görüp sevindiler. Arkadaşları bu ikisini alıp Tir kraliçesi Dido'nun huzuruna çıkardılar. Kraliçe Dido, Truva şehrinin başına gelenleri duymuştu. Dido, Afrodite'nin oğlunu alıp sarayına götürüp ve görkemli bir kurban şenliği hazırlanmasını emretti. Şölen sırasında Aeneias kraliçeye oğlu Askanius'a getirttiği türlü hediyeler verdi. Dido Askanius'la da  ilgilendi ve kucağına alıp sevip okşadıysa da, ilgi gösterdiğinin Askanius değil de aşk tanrısı Eros olduğunu bilmiyordu. Eros, gerçek Askanius'u saklamış ve onun kılığına girmişti. Dido Askanius'u öptüğünde Dido'nun içine Aeneias'a duyacağı derin bir aşk koydu. Eros işi bitince gerçek Askanius'u uyur bir şekilde Aeneias'ın odasına bıraktı.

Ertesi sabah kraliçenin düzenlediği bir av partisi vardı. Av uzun sürünce hava karardı ve çıkan fırtına yüzünden kraliçeyle Aeneias aynı mağaraya sığınmak zorunda kaldı. Fırtına dinince dağılan av topluluğu yeniden toplandı. Kraliçenin Aeneias'la aşk yaşadığını duyan Dido'nun taliplilerinden Afrika'nın güneyindeki Namibia'nın kralı Jarbas, deliye dönerek Zeus'a yalvardı. Zeus, gerçekten Dido'nun Aeneias'la bir aşk yaşadığını görünce Roma'yı kuracak yerde Kartaca'da zamanı boşa harcamasına kızarak Hermes'i çağırdı. Hermes uçarak Kartaca'da yeni sarayının inşasını kontrol eden Aeneias'ı buldu ve tanrısal emri hatırlattı. Aeneias, kendini topladı ve arkadaşlarını yanına çağırarak donanmayı gizlice hazırlamalarını istedi. Kaçış planı Kraliçe Dido'nun kulağına gidince gidip Aeneias'a yalvardı. Aeneias, Zeus'un emrini söyleyince Dido sustu. Aeneias, hazırlıkları bitince gemisine bindi ve hep birlikte Kartaca'yı terkettiler. Dido, Aeneias'ın eşyalarını görüp acı çekmemek için yoketmek istedi ve veda merasimi için yakılan büyük ateşe hepsini attırdı. Sarayına dönünce yüksek balkonundan ufukta kaybolmak üzere olan Aeneias'ın gemilerini gördü. Kurduğu muhteşem şehrinde, Truvalı sürgünler gelesiye kadar ne kadar da mutluydu. Aeneias'tan kalan son hatıra olan kılıcı narin göğsüne sokarak kendini öldürdü. Bazı kaynaklarda yanan ateşe kendini attığı yazılıdır.

Aeneias'ın gemileri Sicilya'ya kadar sürüklendi. Denizde yolculuk yapmaktan bıkan Truvalı kadınlar bir gün donanmayı ateşe verdiler. Aeneias, adamlarıyla ateşi söndüresiye kadar en güzel 4 gemi mahvoldu. Aeneias, rüyasında kendisiyle konuşan babasının tavsiyesine uyarak, savaşamayacak durumdaki yaşlıları Sicilya'da bırakmasını isteyince o da öyle yaptı. Sicilya'da Acesta (Segesta) şehrini kurarak yaşlıları buraya yerleştirdi. Kalmak isteyenler varsa, isterse burada kalabilir deyince kadınların çoğu burada kalmak istedi. Aeneias, buradaki göçmenlerin içinden en güçlüleri yanına alarak yola devam etti.

Poseidon'un sağladığı yumuşak rüzgârlar sayesinde yelkenle rahat bir yolculuk ettiler. Sürekli uyuyan kürekçiler yüzünden dümenci Palinurus uyuklamaya başladı. Uyku tanrısı Hypnos'un etkisiyle Palinurus'un derin bir uykuya girmesiyle gemi dümencisiz kaldı. Palinurus, bir de denize düşüp kaybolunca, donanma dümencisiz yoluna devam etti.

Cumae kıyısında Sybil isminde bir kızla karşılaştılar. Kız bir tanrıçaydı ve Hades'e inen gizli yolu ve kapısını biliyordu. Tekneleri karaya oturtup karaya çıktılar. Aeneias, Altın Dal'ın anlamını öğrenmek üzere kızın peşinden Styx nehrine geldi. Nehrin kıyısında teknesiyle Charon duruyordu. Parayı verip karşıya geçtiler. Truvanın ölmüş yiğitleri etrafını sardı. Daha sonra Sisyphus ile konuştu. Kraliçe Dido'yu gördü ama kraliçe onunla konuşmadı, kraliçenin hayâli Aeneias'ın yüzüne bile bakmadı. İlerleyince Romanın gelecekteki krallarını gördü (Silvius, Romulus, Numa, Augustus ve Sezar). Geri dönüp teknelerine binip açıldılar.

Sonunda varmayı arzuladıkları latin ülkesi Hesperya'ya (İtalya) vardılar. Latium'da kıyıya çıktılar. Tiber nehrini takip ede ede karanın iyice içlerine girdi. Karşılarına kral Turnus çıktı. Turnus, başta aksi aksi konuştuysa da Aeneias'ın kızı Lavinium'u görünce onunla evlenmek amacıyla yumuşadı. Aeneias karşı çıkınca teke tek savaştılar ve Turnus öldü. İleride konaklama yaptılar. Duraklama uzun sürünce burada büyük bir kent kurdular. Oraya kızının ismi olan Lavinium ismini verdi. Daha sonra daha ileride, bir gölün kıyısında Alba Langa kentini ve sonra Roma'yı kurdular. Torunları Romus ve Romulus ise Roma İmparatorluğunu kurdu.

Aeneias, Palladium'u Forum'un bir köşesine koydurdu. Heykel daha sonra Konstantin tarafından İstanbul'a getirilerek Konstantin Sütunu yerine dikilmezden önce bu tahtadan heykel, koruyucu bir beze sarılarak toprağa derine gömüldü. Sütun bu heykelin üzerine dikildi. Efsaneye göre bu Palladium, yüzlerce olan kopyalarından birisi değil, orijinal olandır ve İstanbul'u korumaya devam etmektedir.

Dido'nun kızkardeşi Anna Perenna bir gün çıkagelince Aeneias ona sahip çıktı. Anna Perenna sonradan ablasının eski aşığına aşık oldu ve Aeneias'ın eşi Lavinium'u kıskanınca kendisini öldürdü. Aeneias bunun üzerine kendisini öldürünce, Aeneias'ın annesi Afrodite, Zeus'a gidip yalvardı oğlunu diriltsin diye. Zeus, Aeneias'ı diriltmekle kalmadı ayrıca ölümsüzlüğünü onayladı. İlk iş olarak ırmak tanrısı Numicius, Aeneias'ın günahlarından arındırdı. Sonra da Afrodite ise ona ambrosia nektarı içirerek Aeneias'ı ölümsüz yaptı. Aeneias ölümsüz olarak hem Olympos'ta hem de kurduğu şehirlerde bulundu. Hephaistos Aeneias'a zırh ve silahlar yapıp yolladı. Aeneias'ın hâlâ yaşadığı söylenir.

 

Kaynaklar
Mitoloji Sözlüğü. Azra ERHAT. Remzi Kitabevi, 5. Baskı, Eylül 1993. Büyük Fikir Kitapları Dizisi:18
Ortadoğu Mitolojisi, S.H. Hooke. Çeviri: Alaeddin SENEL. İMGE YAYINLARI: 20, Eylül 1993.
Klasik Yunan Mitolojisinin En Güzel Efsaneleri. Gustav Schwab. İlya Mitoloji Dizisi. 2004
Yunan Mitolojisi. Çeviri: M. Tahsin KOZANOĞLU. MİTOLOGYA YAYINLARI: 1, Aralık 1992.
Mitologya, Edith Hamilton. Çeviri: Ülkü TAMER. VARLIK YAYINLARI, Sayı: 326. 1994
Mitoloji Sözlüğü, Pierre Grimal. SOSYAL YAYINLAR, 1997.
Klasik Yunan Mitolojisi, Şefik Can. İnkılâp Yayınları
100 Soruda Mitologya. Behçet NECATİGİL. 1995
Meydan Larousse Ansiklopedisi
Cousteau, Sea and Legends.
Hayat Ansiklopedisi
Theoi Project

Aeneias'ın Soy Ağacı