- TRUVA
Efsanesi, Hazineleri
-
Schliemann'ın kaçırdığı Truva hazinesinden birkaç parçayı yukarıda görüyorsunuz. Altın
çift spiralli broş, küpe, şişe ve bilezik. Sophia Schliemann'ın taktığı (bu sayfanın en
altındaki resim) 200 gramlık altın başlıkla bir takım oluşturuyor. Altından fibula ise
işçilik açısından büyük değer taşıyor. Binlerce parçadan oluşan hazinenin yalnızca en
değerli 260 parçasının Moskova'daki Puşkin Müzesinde bulunduğu bildiriliyor. Yukarıda
anlatılan savaştan sonra Truva şehri yakılıp, yıkılmıştır. On yıllık mücadeleden sonra
zaferi kazanan Yunanlılar ellerine geçirdikleri esirlerle birlikte Priamos'un hazinesini
de Yunanistan'a götürmüş olsalar bile, Schliemann'ın bulduğu hazinenin Priamos'un
hazinesinin olacağı kesin değildir. Fakat, sonuçta hazine Priamos'un olmasa bile Truva'nın
malı sayılır.
-
- Kral Priamos'a ait olduğu iddia edilen Truva Hazineleri 1996 Nisan
ayının 16'sında Moskova'daki Puşkin Müze'sinde sergilendi. Bu hazine, Çanakkale
yakınlarındaki Truva kentinden 1873 yılında, Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafindan
kaçırılmıştı.
- Truva'dan kaçırılan "Truva Hazineleri"nin
değerli parçaları 1945 yılına kadar Almanya'nın elindeydi. Sonra 1991 yılında birdenbire
Moskova'da olduğu açıklandı. Ancak Rusların eline nasıl geçtiği belirlenemeyen hazine
yüzünden Türkiye, Yunanistan, Almanya ve Rusya kıyasıya rekabet etmekte.
Son
Truva Kralı Priamos'a ait olduğu sanılan bu hazine Çanakkale'nin 30 km. uzağındaki Truva
kentinden 1873 yılında, kazıyı yöneten Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafindan
kaçırıldı. Truva Hazineleri için müze çevresinde olağanüstü güvenlik önlemleri alındı.
Truva Savaşlarından kalma hazinenin 19 kurşun geçirmez vitrin içinde sergileneceğini
bildiren müze yetkilileri, her vitrinin başında da birer güvenlik görevlisi bulunacağını
kaydetmişlerdi.
İlk kez tüm parçaları ile kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hazine müzeye binlerce
meraklıyı çekti. Müze yetkililerinden Irina Antonowa yaptığı açıklamada, günde sadece 800
ile 1000 kişinin müzeye kabul edileceğini söylemişti.
Hazinelerin kime ait olduğu yolunda Türkiye, Yunanistan, Almanya ve Rusya arasındaki
tartışmalara değinen Antonowa, "Truva Hazineleri yasal olarak bizim malımızdır"
diye yanıtladı. Antonowa hazinenin Hitler'in savaş zamanı Sovyetler Birliğinde yapmış
olduğu tahribata karşılık bir tazminat olarak alındığını söyledi.
-
- Truva (Troia) kentinde son birkaç yıldır Kültür Bakanlığı'nın denetiminde kazılar halen
sürdürülüyor. Bulunan her küçük parça, Çanakkale Arkeoloji Müzesine gönderiliyor. Bilinen
Truva kentinin bugüne kadar ortaya çıkartılandan çok daha büyük olduğu da bilgisayarlar
yardımıyla kesinleşmiştir. Herhangi bir aksilik yaşanmaz ise, 10 yıl sonra şehrin tamamı
ortaya çıkacak.
- TIME dergisi de yukarıda anlatılan müzede sergileme olayı
ile ilgili bir yazı yazdı. Ülkemizden kaçırılan bu çok değerli eserleri kaçıran Alman
arkeolog Schliemann hakkında oldukça ayrıntılı bilgi verdi. TIME, bugün
"Hisarlık" olarak bilinen bölgede yaptığı kazılarla tarihi değeri olan eşya ve
sit alanlarını büyük çapta tahrip eden Schliemann'ın kazılarına Osmanlılar'dan izin
almadan başladığını bildirdi. Schliemann tarafından Almanya'ya kaçırılan hazineler 1945
yılına kadar Berlin'in merkezindeki bir hayvanat bahçesinde gizlendi. İkinci Dünya Savaşı
sonunda Berlin'e giren Sovyet Kızılordusu eserleri kamyonlarla Moskova'ya taşımak istedi.
Hazinenin korunmasından sorumlu Alman Wilhem Unverzagt eserleri bulunduğu sandıkları Kızıl
Orduya devretti. Daha sonra bu hazineler Berlin tarafından "kayıp" ilan edildi.
Alman yetkililerin tam 45 yıl süren çabaları, Sovyet makamlarınca yanıtsız bırakıldı.
Hazinenin Puşkin Müzesinde olduğu iddialari ise, iki Rus gazetecinin 1991'de
yayınladıkları bir makale ile doğrulandı. Almanya'da Kızıl Ordu tarafından kaçırılan bu
savaş ganimetinin geriye iadesini istiyor. Almanya ile Rusya arasında 1991'de imzalanan
"dostluk antlaşması" da tarafların haksız olarak el koydukları ya da kayıp ilan
ettikten sonra bulunmuş her türlü sanat ve kültür eserini iade etmesini gerektiren bir
hüküm de taşıyor. Yunanistan ise, en yakın zamanda hazinenin Atina'da sergilenmesi için
can atıyor. Türkiye'nin 1991 yılından bu yana Kültür Bakanlığı tarafından sürdürdüğü
çabalar ise sonuçsuz kalmaya devam ediyor.
- Truva Hazinelerine ilişkin tartışmalara İngiliz basını da
çok geniş yer verdi. Ülkenin
önde gelen gazetelerinden The Guardian, Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin'in hazinelerin
varlığını açıkladığı 1993 yılına kadar Rusya'nın bu gerçeği gizledigi hatırlatıldı.
- 16 Nisan'da açılan sergiyle yaklaşık 50 yıl sonra gün
ışığına çıkan bu muhtesem hazine,
yasa dışı yollardan da olsa kendilerine armağan edilen bu hazineye yeniden kavuşmanın
hayaliyle yaşayan Almanya'yı da yakından ilgilendiriyor.
- Öte yandan, Truva'nın milli bir park haline getirilmesi projesi, Türkiye'de hala istek
düzeyinde kalırken Alman GEO dergisinin bu iş için bir fon oluşturma çabalarına girmesi,
diğer dergilerin de iki hafta boyunca Truva hazinesini kapak konusu yapması, Almanya'nın
bu işin üzerinde ne denli ciddi bir şekilde durduğunu gösteriyor. Rus yetkilileri ise
bütün iade talepleri karşısında kısa ve öz olarak "nyet" yani "hayır"
cevabını veriyor. Rus Parlamentosunun yeni çıkardığı Tarihi Eserler Yasası da, ele
geçirilen tarihi eserlerin iadesinin sözkonusu olamayacağını söylüyor.
- Truva'da önümüzdeki haftalar içerisinde birçok
ülkeden arkeologların ve araştırmacıların
katılımları ile gerçekleştirilecek bir sempozyumda da, iade konusunun gündeme gelmesi
bekleniyor.
- Truva'da ilk yazılı belge
Truva kazılarında bulunan M.Ö. 1090-1040 yıllarına ait iki yüzlü yazılı
mühür, karanlık cağda Truva'da yazının kullanıldığını ortaya koydu. Kazıları yürüten
Prof.Dr. Manfred Korfmann, 18. Uluslararası Kazı Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu'nda
Troya'da geçen yüzyıl yapılan kazılarla ilgili bilgi verdi. Prof. Korfmann, en onemli
buluntunun iki yüzlü bronz mühür olduğunu söyledi. M.Ö. 1090-1040 tarihlerine ait olduğu
sanılan mühürün bir yüzünde soylu bir kadın resmi, diğer yüzünde ise mühürün yazıcısı ve
soylu bir erkek adının yazılı olduğuunu anlatan Prof. Korfmann, "Mühür
üzerindeki
hiyeroglif yazıyı, karanlık çağda da da Truva'da yazının kullanıldığını ortaya
koyuyor" dedi. (aa)
-
-
Alman arkeoloğudur. Neubukov, Mecklemburg ta 1822'de doğdu.
Kendi kendine birçok eski dili ve Doğu dillerini ögrendi. Rusya'dan hububat ticareti ile
büyük bir servet yaparak 1868'de Yunanistan'a yerleşti. Homeros'un İliada destani
şiirlerinde sözü edilen yerleri bulmak amacı ile 1870 yılında Truva'nın yeri olduğu
sanılan Çanakkale'nin 30 km. uzağındaki Hisarlik denen bölgeye geldi. Burada,
Osmanlılardan hiçbir izin almadan kazılarına başladı ve birbiri üzerine kurulmuş 4
şehir
ve Truva'nın son krali Priamus'a ait olduğunu tahmin ettigi bir hazine buldu. Schliemann,
kazıları sırasında herhangi bir bilimsel yöntem kullanmadı. Yunanli karısı Sophia ile
birlikte kurdukları kazı ekibiyle, tarihi olarak çok önemli olan bu bölgede, tam olarak
"Truva'nın altını üstüne getirmek" şeklinde birçok kazı yaptı. Kazı yöntemleri
konusunda en ufak bir fikri olmayan arkeologun direktifleri doğrultusunda ilkel ve yoğun
bir şekilde yapılan hafriyat sonucu yerleşim katmanları da birbirine karıştı.
-
-
-
-
- Schliemann'ın başlıca eserleri:
Ithaka, der Peloponnes und Troya, (Peloponnes ve Truva) 1869 Troyanische Altertümer, (Truva Kalintilari) 1875 Mykenai, (Dörpfer ile birlikte,1878) Trynis (1866), Selbstbiographie (Briefe) (1936)
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Schliemann, daha sonra hızını alamayarak İliyada'da sözü edilen metinlerdeki olayların
doğrultusunda 1874'te Mykenai, 1880'de Orkhomenos, Tiryns ve Ithake adasında kazılar
yaptı. Buralarda yaptığı kazılar için aldığı kazı izinlerinde karısı Sophia ona yardım
etti. Mykenai'deki eski medeniyetin kalıntılarını gün ışığına çıkardı. Varsayımlarından
pekçoğunun doğru olmamasına rağmen yaptığı bu kazılarla Yunan Arkeolojisinin bir anlamda
öncülüğünü de yapmış oldu. Schliemann 1890'da Napoli'de öldüğünde 68 yaşında idi.
|